İnsanların lezzet durağı haline getirdiği Franco Burger üçüncü şubesinin kapılarını Ankara Bilkent Çamlık sitesinde açtı. Ben de zaten meraklısı olduğum için hiç vakit kaybetmeden gidip görmek istedim. Mekana doğru yola çıkarken kafamda hangi kriterlere göre değerlendireceğimi çoktan belirlemeye başlamıştım bile. Hani derler ya bir futbolcu maç başlamadan önce maçı kafasında oynar diye, ben de aynı o şekilde daha hamburgerlerin tadına bakmadan zihnimde onları değerlendirmeye başladım. En çok merak ettiklerimden biri de mekanın dizaynıydı çünkü bana göre bir restoranın iç dizaynı ve genel atmosferi insanların zihninde marka imajı yaratmak açısından en az sunulan servis kadar önem taşıyor. İnsanlar oraya sadece yemek yemeye değil, hoş ve kaliteli zaman geçirmek, kendilerine sunulan servisten en verimli şekilde faydalanmak için geliyorlar, orada kendilerini rahat ve değerli hissetmeleri oldukça önemli. Hatta öyle ki, iyi bir atmosfer ve iyi sunulan bir servis yemeklerin lezzetini ikinci plana atmanıza sebep bile olabilir. Aklım bu gibi düşünceler ve soru işaretleriyle doluyken kendimi Franco Burger'in önünde buldum. İçeri girer girmez iç dekorasyonunda ilk gözüme çarpan şey; girişin hemen karşısındaki bütün duvarı kaplayan kocaman bir karikatürdü. Mekana sıcak bir hava kattığını inkar edemeyeceğim, adeta bir ev sıcaklığı veriyordu, güzel düşünülmüştü. Menü’ye baktığımda ise uzunca bir hamburger listesi gördüm. Bu kadar çeşit arasından hangisini seçeyim diye kara kara düşünürken, diğerlerinin yanında oldukça sıradan kalan ama benim daimi favorim Cheeseburger'de karar kıldım. Hangi hamburgerci olursa olsun ilk puanı cheeseburger üzerinden vermeyi tercih ederim, cheeseburger hassas noktam, zaafım. Siparişi verdiğim sırada garson doğru bir seçim yaptığımı ve menülerinde en çok talep edilen hamburgerin Cheesebuger olduğunu söyledi. Gönül rahatlığıyla ve büyük bir iştahla siparişimi beklerken aperatif olarak getirilen cips ince düşünülmüş hoş bir detaydı fakat iştahımı hamburgerime saklamak istediğim için bir kaç tane yedikten sonra beklemeye geri döndüm. Artık işin en lezzetli ve merakla beklenen kısmına gelmiştik. Artık zaman özenle servis edilen Cheeseburger’i tatma zamanıydı! İlk ısırığı aldım ve hamburger köftesi ağızda hemen dağıldı. Bu detay oldukça önemliydi: bu etin tam kararında piştiği anlamına geliyordu. İyi pişen hamburger köftesinin taze bir hamburger ekmeği ile birleşimi kusursuza yakındı,. Tabii hemen “Cheeseburger söyledin, biraz da peynirden bahset!” dediğinizi duyar gibiyim. Daha önce de söylediğim gibi, Cheeseburger konusundaki hatırısayılır bir tecrübeye sahibim ve inanın o incecik cheddar diliminin hamburgerin lezzetini ne kadar önemli ölçüde etkilediğini çok iyi biliyorum. Kıyaslamam ne kadar doğru bilemiyorum ama mesela Burger House’da yediğim cheeseburgerın peyiri Franco Burgerda yediğimden daha ekşi, tuzluydu.. Öte yandan, hamburgerin diğer bileşenlerine gelirsek, içindeki domatesin kalınlığı biraz daha az olabilirdi. Eğer cheeseburger tercih etmişsem hamburgerin içinde peynirin yoğunlukta olmasını, diğer malzemelerin ise lezzeti tamamlayacak miktarda kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Bununla beraber yine ağızda daha hoş bir tat bırakması için et pişerken eklenen bir tutam pul biber ve kekik zaten güzel olan hamburger köftesini daha da efsanevi bir hale getirebilirdi.
Bütün bunlara karşılık, yakın gelecekte Franco Burger'in Bilkent’teki yeni şubesi hamburger müdavimlerinin yeni adresi olacağa benziyor. Sözkonusu birkaç eksiklik dışında mekan dizaynı, servis kalitesi ve lezzetli hamburgerleri ile benim gözüm kapalı önerebileceğim, sizinse severek gidebileceğiniz, keyifli bir mekan.
COMD 357 Notu ise: 8/10
Bütün bunlara karşılık, yakın gelecekte Franco Burger'in Bilkent’teki yeni şubesi hamburger müdavimlerinin yeni adresi olacağa benziyor. Sözkonusu birkaç eksiklik dışında mekan dizaynı, servis kalitesi ve lezzetli hamburgerleri ile benim gözüm kapalı önerebileceğim, sizinse severek gidebileceğiniz, keyifli bir mekan.
COMD 357 Notu ise: 8/10